"Dik dur ve gülümse; Bırak neden gülümsediğini merak etsinler." CHE

14 Temmuz 2012 Cumartesi

Deneyim


İnsan onu yalnız bırakmamak için deli gibi çabalayanların arasında da yalnız kalabilir mi? Yanıtını asla bu duruma düşmemiş ya da etrafında böyle yakınları olmayanlara sorsak asla cevabını alırdım eminim. Ama benim cevabım evet olacak. Kayda geçmesi için, benim için endişelenen bir oda dolusu dostum, ailem içinde kendimi yalnız hissediyorum. Evet, durum aynen bu. Yalnız hissediyorum, kendimi. Hem de çok yalnız.

Kalbimi hiç bir yere sığdıramıyorum sanki. Kimseyle konuşamıyorum. Neden bilmiyorum; ama insanların beni teselli etmeye çalışmalarına dayanamıyorum. Böyle anlarda kızıyorum herkese, her şeye. Peki ben nasıl teselli bulacağım. Nereden ya da kimden? Rahatlama şansım var mı, kendimi bu şekilde soyutlarken?

Çaresiz hissediyorum, bu günlerde. Hem de çok, çaresiz. Ellerim kollarım bağlı, iplerimi kopartmaya çalışmaktan yorgun düşmüş bir haldeyim. Dünya çok gri. baktığım her yerde dağılmaya başlayan bir şeyleri görüyorum. İnancımı kaybettim belki de. Hayata, sisteme, adalete... İnsanın yarının belli olmadığı fikri iyice yerleşti sanırım zihnime, ruhuma. Ama, fazlası var. Bir şeylere güvenimi de kaybetmiş olmalıyım bu kargaşa içinde, bir yerlerde. Olmalıyım diyorum, çünkü o kadar hızlı terk etti ki beni, ona da veda etmeye fırsatım bile olmadı. Ama, öyle olduğunu biliyorum. Biliyorum, çünkü artık her şeyi sorguluyorum. Yeni evlilikleri, yolunda giden ilişkileri ya da suçlu olduğu iddia edilen insanları. Artık hiç bir şeyin göründüğü gibi olmadığını biliyorum. 

Artık sürekli diken üstünde yaşıyorum. Bunun iyi yanları da var aslında. Mesela sevdiklerime söylediklerime artık daha çok dikkat ediyorum. Onları el üstünde tutmaya çalışıyorum. Yine de yoruyor. Hem de çok yoruyor. Yorgunluk kötü yanlardan biri sadece. İçimde biriken öfkemi, yaşananlara olan öfkemi, bir yerlere akıtamıyorum. Akıtacak kimsem yok. Çünkü biliyorum. Biliyorum, onlar da benimle aynı durumdalar. hatta daha kötüler belki. Çoğu zaman kendimi yaşadıklarımızı minimilize ederken buluyorum. Bazen tamamen reddetmek istiyorum olanları. Dünyanın bu kadar adaletsiz olamayacağını bağırmak istiyorum. 

Ama yapamıyorum. İçimde biriktirdiklerimin üstüne yenilerini eklerken buluyorum kendimi her gün. Daha nereye kadar bu böyle gidecek bilmiyorum. Patlama noktasına geldiğimde ne halde olacağım onu da bilmiyorum. Ama bir şeyi biliyorum. Bu hayatı seçerek gelmiş olmalıyım. Kaldırabileceğim yükler olmalı üstüme yüklenenler. Bunu düşünmek olayları bir nebze kolaylaştırıyor. Bunlardan bana verilmeye çalışılan mesajı almaya çabalıyorum, benzerlerini yeniden yaşamamak için. Ne kadar başarılı oluyorum bunda, onu da bilmiyorum. Bu deneyimi doğru şekilde yaşamak istiyorum, sadece.

                                                                                                                         ZUZU



1 yorum:

  1. Acılar insanları olgunlaştırır ve daha güçlü yapar diyorlar ya birileri işte ben ona inanmıyorum.Yıkılan enkazdan bir ev nasıl yapılır.O zaman bütün yıkıntıları yürekten kazımak gerekir bu da gücümüzün dışında oturmuşuz tek kişilik koltukta öylece bekliyoruz.Neyi beklediğimizin farkında bile olmadan.Belkide kendimizi dinliyoruz.
    Ben şuna inanıyorum ama umut her zaman vardır.

    YanıtlaSil